Gayet sevimsiz kapkaranlık sabahlara uyanmaktan maalesef bööğ geldi
.. tamam çok sıcağı sevmiyorum ama güneşsiz de yapamıyorummm …Net ! böyle
başlamak aklımda yoktu gerçiii :)
Malumunuz tez yazıyorum .. Adıma keyifli bir konu olsa da daha önce
deneyimlememiş olmamdan mütevellit zorlanmaktayım .. ama neyse ki seviyorum
tezimii güzel enerjiler gönderiyorum ve karşılıksız da değil gayet kendisinden
kısa sürede karşılık bekliyorum .. duysun sesimi burdan :)
‘My sweet thesis’ dışında ne yapıyorsun da ortalarda yoksun diyen,
yazdıklarımı okuyarak bana destek olan sevgili arkadaşlarıma da cevabım şudur
ki , bulduğum boş vakitleri .. kafa oyalayıcı kafa dağıtıcı olarak
nitelendirebileceğim bilumum aktivite ile doldurma gayretindeyim .. ne demişler
‘ Nerde hareket orda bereket ‘ miskim olduğum günlerde kendimden pek
hoşlanmadığımı belirtirim :)
Örneğin 2 tarifi birleştirip yağmurca uydurduğum bi’ Cheesecake
deneyimi yaşadım .. Yapması cidden çok keyifli ve hiç de korkulası bişi
değilmiş .. Dilimine verdiğiniz parayla koskocman bi’ cheesecake sahibi
olabilirsiniz.. Sevdiklerinizi de mutlu etmiş olursunuzz hem hem hemm :)
Onun dışında yapmış olduğum mayalı bir poğaçam var ki cidden hem
yapımı çok kolay ve pratik zaman almıyor .. Bunların tariflerini paylaşabilirim
tabiikiii :) merak etmeyin ..
Bir sürü kitap almıştım biliyorsunuz onlara bi o kadar
eklendi ama şu sıra romanlardan ziyade hayatı daha keyifli nasıl yaşarız..
hayatı toz pembe görmekten öte nasıl pespembe oluruz onun peşine düştüm :) size
öneride bulunmak isterim .. Nuray sayarı’nın ilk olarak ‘Rastlantı Yoktur Neden
Vardır ‘ isimli kitabını okudum .. cidden çok etkileyici .. Ben çook severek ve
bitirdiğimde de inanılmaz keyifli hissetmiştim kendimi .. kitabın ilk
sayfasından da belli aslında ne okuma gayretinde olduğunuz ..
‘ güzel gören güzel düşünür,
güzel
düşünen
hayatından lezzet alır … Bediüzzaman ‘
‘bİri çıksa da bana kitap önerse çook sıkıldıımm yahu’ diyenleriniz
için keyifli bir öneri bence :)
Tüm bunların dışında uzun bi zaman oldu sanıyorum bir oyuna
takıldım
.. İsmi ‘KELİMELİK’ .. normalde çabucak sıkılır bırakırım ancak cidden keyif
alarak oynamaya devam ediyorum .. kelimelerle de aranız iyiyse, üretirim oyunun
da kralı olurum diyorsanız buyurun derim :)
Uzun bir aradan sonra uzun bir yazı oldu .. keyifle okursunuz umarım ..
Bol bOl sevin.. Bol bol okuyun .. dua edin ..
Radyo dinleyin .. Şarkı söyleyin … şimdi de hoşça kalın .. :)
Biliyorum ..
aslında hepiniz seviyorsunuz içten içe … mümkün mü ki aksi .. hiç sanmıyorum açıkçası
.. yok canım , hangimiz daha temiziz ki onlardan farklı olarak .. evettt
kesinlikle bizlerden daha çok sevgi dolular .. tabi kii ve hatta öfke kin fitne
içten içe .. yok mümkün değil ..
Herkes aynı
değil, katılıyorum .. herkes aynı derece de sevmiyor, hayret ediyorum .. ama
eminim aslında herkesin onları sığdıracak kadar büyük kalpleri var ..
Sokak hayvanlarına
karşı olan zaafım bu gün bana ‘ sokak kedi evi’ projemi hayata geçirtti sonunda
.. patenti bana ait olan bu proje ellerimde bu güne dair yaralar bıraksa da
mutluluğu tarifsiz :)
Bunun eğer
bir gün portatiflerini üretmeyi başarabilirsem siparişlerinizi de almaya
başlamayı düşünebilirim :)) vee her şehirde kış geceleri sıcacık uyuyabilen
sevimli kedicik ve köpecikler olduğunu bilirizz .. hayali bile iç ısıtan bu
düşüncenin bir gün gerçekleşmesini umarakkk ..
Güz .. Sancılı mevsim vesselam .. Yaz sabahları göz bebeklerini
zorlayan öğlen yakıp kavuran sıcaklığını şimdilerde kalın hırkalar, sıcak
kahveler içimizi ısıtacak ne varsa yaparak birkaç ay öncesini ararken buluyoruz
kendimizi .. Hayır bence cidden abartıyoruz, sonbahar başladı beri herkes de
‘dünyanın’ sonu geldi naraları, transit ilkyaza geçme çabaları :) İlk kez değil
3 ay da bir yaşadığımız zamanları abartmakta üzerimize yok :) Her zamanın her
anın yaşamımız boyunca yaşadığımız en mutlu en karanlık anların bize söylemek
istediklerini anlatırcasına işlenmiş mevsimlerimiz var aslına bakarsınız ..
Herkesin ilkyazı olur içini kıpır kıpır eden, arkadaşlıkları
dostlukları, hevesle beklediği üniversite yılları, ilk doğum anı , o ilk bakış
bebeğine , ilk aşkı .. Güz varır bazen her birimizin yamacına .. sığınırız,
ısınırız.. Dinleniriz kucağında .. çetin geçen günlerimiz olur, soğuğun
yüzümüze sillesini çarptığı sabahlar gibi gerçeklerle sarsıldığımız anlarımız
olur .. Amaa sonunda sıcağı seven görünce mırlayan kedi misali keyiften dört
köşe zamanlara açarız tüm pencerelerimizi .. Böyle değil mi aslında .. dört
mevsimi ruhumuzun her anında yaşayabilen biz, doğa farklı zamanlara bürününce
katlanamıyoruz..
Güz kızıyım ben .. Doğum zamanım itibariyle .. Severim de o ayrı ..
Ama
güneşe endeksli yaşayanlardanım ben de .. Güneşli sabahlar, serin akşam
üzerileri, omzunda hırkan dumanı üzerinde kahvene dost, arkadaş sohbetleri .. Yüzümüzü
pembeleştiren soğuğun serinliği, temizliği .. Aslında o kadar da depresif değil
gibi geldi güz bana :) .. Her anı her günü her mevsimi yaşanılacak ne varsa
hali hazırda, güzelleştirecek sadece tek bi’ kişi var galiba ..
kendimiz ..
Doğa bile her üç ayda modunu, havasını, suyunu, güneşini yağmurunun
şiddetini bile değiştiriyor ve bize mesajı veriyor aslında..
Değişmek lazım.. ve ‘baharlar’ bunun için biçilmiş kaftan
sanırım ..
Şu aralar
biraz yorucu benim adıma .. önümüzdeki günler bir sınava gireceğim :) iyi
geçmesi için güzel dualarınız çok makbule geçerdi :) bu ara hem ders çalışasım
hem de kaçasım var kendisinden .. ama benim için çok önemli bir sınav seviyorum onu sevmeye çalışıyorum, hatta çabam
doğrultusunda sonucunun belli olduğunu ve sınava girmemin tamamen formalite
olduğu tevekkülüyle kendimi rahatlatma
konusunda zirve yapmış durumdayım :)
evett beni rahatlatmak için elinizden gelen ne varsa yapabilirsiniz :)
Şundan
artık eminim ! stresimi atmanın, sıkıntımı dağıtmanın yolu indirimdeki
kitaplara saldırmakmış, fark etmiş bulunuyorum .. süper marketlerde çok yorulan
ve sıkılanlardanım ben .. küçüklüğümden beri annemle gittiğimizde ben hep kitap
reyonuna sıvışmanın bir yolunu bulur kendimi rahatlatır ve süper marketi
gezmekten kurtulurdum :) bu zamanla benimm bi’ alışkanlığım oldu..
ve yine
öyle yaptım .. sizinle de paylaşmış bulunuyorum .. okuduklarınız varsa hakkında
yorumlarınızı , yok hiç tarzım değil bunlar da nee diyorsanız da, sağlık olsun :)
ben okuma niyetindeyim ama şu son bi’ haftamı sağlıklı, huzurlu hırslı ve
çalışkann bi’ de mutluu musmutllu atlattıktan sonraa .. okudukça yorumlarımı
sizinle paylaşma niyetindeyim .. hadi bakalım şimdi bana dua edin :)
teşekküürrr ederimmm :*
Fallara
inanmaktan vazgeçeli yıllar oldu galiba .. umduklarımın, hayalini kurduklarımın
başkası tarafından kurgusal masalına ihtiyacım olmayacak kadar, inanmaya
çalışıyorum ‘yaşadığım anın varlığına’ ..
Beklemekten
vazgeçeli yıllar oldu galiba .. çabalara bulanmamış kolaylıklardan sıyrılalı
iyi geldi sanırım bu bana .. ummaktan vazgeçip, yolunu çizmeye koyulmak lazım ara
ara ..
Sevilip
sevilemediğimi sorgulamaktan vazgeçeli yıllar oldu galiba .. yüreğine saplanan
‘yalanlardan’ sonra hiç de zor olmadı ayrıca .. sevdiğimi, nefes aldığımı,
mutlu olduğumu bilmek daha iyi geliyor başkalarının kalbini duymaya çalışmaktan
bu zamanda ..
Umudumu
kaybedip savrulmaktan vazgeçeli yıllar oldu galiba .. acılarla yoğrulmadan pek
anlaşılmasa da , düşüp düşüp kalkmadan ayağa pek tadına varılmasa da, bazen
sadece ‘ huzurlu bi’ nefes’ yola çıkma sebebin olabilir, unutma ..
Hayalini
kurduklarımın peşini bırakmaktan vazgeçeli yıllar oldu galiba.. mutluluğu
başkalarının iki dudağına sığdırmaktan sıyıralı zihnimi, daha da rahat her
yudum nefes ruhumda ..
Sevgiyle
her şeyin güzelleşeceğine inanmaya başlayalı yıllar oldu galiba.. Sevginin en
büyük ‘umut’, sevginin en içten ‘aşk’, sevginin en masum ‘öpücük’, sevginin en
yan etkisiz ‘ilaç’, sevginin ‘gülümseme sebebi’ yok yere bir anda, sevginin ‘umutsuzluğun
suratına çarpan huzur’ ani bir hızla,
sevginin olmadığında hayatında, her şeyin yok oluşuna şahit olalı yıllar
oldu galiba ..
Mevsim yaz .. güneşin sıcağında masmavi denize daldırsın istiyor
insan gözlerini .. kıyısında uyumak , gece kucağına sığınıp gülüp çoşup, sessiz
sessiz ağlamak ..
yaz demek deniz demek .. yaz demek sıcağı , ancak onunla sevmek
demek .. mevsim yaz .. her işin askıya alınması , hayatın yalızca bu vakitte ‘es’ vermesi demek .. her sabah
maviliklere daldıramasanız da gözlerinizi yaz demek diğer taraftan miskin miskin izlenilen
dizilerin tekrarına esir olmak demek tam olarak aslında ..
Bu kadar özlemle bahsettiğim
denize aşık biriyim evet .. vee bu yıl 1 haftalığına en yakın arkadaşımla (ayça'm) denizin,
gezmenin yeni yerler görmenin verdiği hazza vardık .. Daha önce gitmiş oraları
görmüş olanlarınız vardır mutlaka , biz bu yıl Sarımsaklı’yı Şeytan Sofrasını
Badavut’u ve Cunda’yı keşifteydik
aslında ..
1 haftamızı öylesine keyifli programladık ki yakında gezilip
görülecek ne varsa , nesi meşhursa ki sahilde satılan Kavuniçi dondurmasını şiddetle
tavsiye ederim, daha önce böylesi bir konseptte dondurma yemediğimiz için bize
oldukça farklı ve lezzetli geldi diyebilirim ..
Bi gezi yazısı olsun bari :) şayet nereye gitsem tatilim tadından
yenmez doyum olmaz diyorsanız .. ben Sarımsaklıyı önerebilirim .. bodrum çeşme
hariç tutulursa :) oldu da yolunuz düştü miskin miskin deniz güneş güneş deniz
yapmayıp az vakit ayırıp hemen yakınında minibüsle gidebileceğiniz (şayet aracınız
yoksa) Badavut sahilini görmenizi tavsiye ederim .. harika bir ortam.. denizi
gerçekten çook temiz .. rengarenk boyanmış hasır şemsiyeleri, ve sakin
ortamıyla tam dinlenilesi bir yer .. koyun sol tarafında denizle bütünleşmiş
ağaçlar size bir adada denize giriyormuşsunuz hissini veriyor ve bizz buna
bayıldık :)
Buradan tekrar sarımsaklıya dönecek olursak gün batımında mutlaka
Şeytan Sofrasına gidin derim .. Oldukça yüksek bir yer burası ve inanılmaz
rüzgarı var :) bazı yerlerde fotoğraf çekilmek oldukça güçtü .. her gün rutine
bağlanmış gün batımını seremoniyle izleme gibi bi durumumuz olmadığından bir
kere kendinizi böylesi güzel bir manzara da gün batımıyla ödüllendirebilirsiniz
.. Biz aynen öle de yaptık ..
Sarımsaklının Papalina adında meşhur bir balığı varmış .. hani
gittik de yemedik demeyin .. Öyle sizi şaşırtacak denli lezzetli ya da değişik
bir balık değil .. normal bir balık ama gidip de yememek olmaz ..
Tabikii Ayvalık tostu .. Daha önce yemişsinizdir ama eminim ki
buradaki lezzeti hiçbir yerde bulamazsınız .. ilk gün kahvaltımızı onunla
yaptık ve kaldığımız her öğlen onu yiyip artık son günlerde görecek halimiz
kalmasa da kendisini, cidden harikaydı ve çok lezzetliydi ..Özellikle tavsiye
edilirrr ..
Ve tabikiii Cunda ..
Cunda’yı çok çokk çok beğendik .. Çok şirin ve harika mimarisi var
.. Ayvalıkla Cunda birbirine bağlanmış kara yoluyla da ulaşım var .. Vapurla
veya taksi dolmuşlarla ulaşım söz konusu .. Ama Ayvalık'a gidip Cunda ya
gitmemek olmaz .. Mutlaka gidin .. Yıllara meydan okuyan, ve kim bilir kimlerin
aşklarına, dostluklarına arkadaş sohbetlerine şahit olmuş Taş Kahvesine
oturmadan geçmeyin .. vee
çok şirin, oldukça eğlenceli görünen Rum meyhaneleri
vardı ..
Eğlenmeyi sevenler kaçırmayın derim ..
Şuan
aslında çalışmam gereken sınavım olduğu için bu günleri anlatmak bana
oradaymışım hissi vererek beni en azından birazz mutlu etti :) ama gerçek hayat
tam da masamın üzerine bana bakıyor … Önüm arkam sağım solum İngilizce olmuş
durumda ..
Ama ki benn hiç umudumu kaybedecek birine benziyor muyum ?
:) aslaa (şüküürr:)… şimdii eylüle kadar ders, ama ondan sonrası belkii daha güzel tatillere
ya da farklı turlara gebedir , kim bilir ?