Güz .. Sancılı mevsim vesselam .. Yaz sabahları göz bebeklerini
zorlayan öğlen yakıp kavuran sıcaklığını şimdilerde kalın hırkalar, sıcak
kahveler içimizi ısıtacak ne varsa yaparak birkaç ay öncesini ararken buluyoruz
kendimizi .. Hayır bence cidden abartıyoruz, sonbahar başladı beri herkes de
‘dünyanın’ sonu geldi naraları, transit ilkyaza geçme çabaları :) İlk kez değil
3 ay da bir yaşadığımız zamanları abartmakta üzerimize yok :) Her zamanın her
anın yaşamımız boyunca yaşadığımız en mutlu en karanlık anların bize söylemek
istediklerini anlatırcasına işlenmiş mevsimlerimiz var aslına bakarsınız ..
Herkesin ilkyazı olur içini kıpır kıpır eden, arkadaşlıkları
dostlukları, hevesle beklediği üniversite yılları, ilk doğum anı , o ilk bakış
bebeğine , ilk aşkı .. Güz varır bazen her birimizin yamacına .. sığınırız,
ısınırız.. Dinleniriz kucağında .. çetin geçen günlerimiz olur, soğuğun
yüzümüze sillesini çarptığı sabahlar gibi gerçeklerle sarsıldığımız anlarımız
olur .. Amaa sonunda sıcağı seven görünce mırlayan kedi misali keyiften dört
köşe zamanlara açarız tüm pencerelerimizi .. Böyle değil mi aslında .. dört
mevsimi ruhumuzun her anında yaşayabilen biz, doğa farklı zamanlara bürününce
katlanamıyoruz..
Güz kızıyım ben .. Doğum zamanım itibariyle .. Severim de o ayrı ..
Ama
güneşe endeksli yaşayanlardanım ben de .. Güneşli sabahlar, serin akşam
üzerileri, omzunda hırkan dumanı üzerinde kahvene dost, arkadaş sohbetleri .. Yüzümüzü
pembeleştiren soğuğun serinliği, temizliği .. Aslında o kadar da depresif değil
gibi geldi güz bana :) .. Her anı her günü her mevsimi yaşanılacak ne varsa
hali hazırda, güzelleştirecek sadece tek bi’ kişi var galiba ..
kendimiz ..
Doğa bile her üç ayda modunu, havasını, suyunu, güneşini yağmurunun
şiddetini bile değiştiriyor ve bize mesajı veriyor aslında..
Değişmek lazım.. ve ‘baharlar’ bunun için biçilmiş kaftan
sanırım ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder